Ben asla mükemmel olmadım, ne yazık ki bu gerçeği kabul etmek zorundayım. Kusurlarım, zaaflarım var; tıpkı herkes gibi. Ancak, zamanında, bir dönem, insanların hatalarını yargılayacak kadar kendimi güçlü hissediyordum. Oysa zamanla anladım ki, insanların içinde neler yaşadığını bilmek, dışarıdan görünenin ötesine geçmek, oldukça zordur. Bu yüzden, başkalarını yargılamanın haddim olmadığını fark ettiğimde, bana çok şey öğreten bir deneyim yaşadım.
Hepimiz, hayatın farklı kesitlerinde - bazen bir kelimeyle, bazen bir davranışla - başkalarını eleştiriyor olabiliriz. Ama gerçekte, kimse kimsenin iç dünyasına hükmedemez. Bir kişinin yaşadığı duygulara, düşüncelere, acılara dışarıdan bakarak kolayca hüküm verebiliriz. Ancak, biz de aynı şeyleri yaşayana kadar bu yargının ne kadar yanıltıcı olduğunu anlamayız. İnsanlar, dışarıdan bakıldığında kusursuz görünebilir, ama kim bilir belki de içinde fırtınalar kopuyordur.
Ben de zamanında, tıpkı başkalarını yargıladığım gibi, kendimi de bir zamanlar hatalarım ve eksikliklerimle kabul etmekte zorlandım. Fakat, başkalarının hayatına dair tam bilgiye sahip olmadan, sadece dışarıdan bakarak bir değerlendirme yapmak, insanın kendi dar perspektifini yansıtan geçici bir yanılsamadan başka bir şey değildir. Bu yüzden, başkalarını yargılamak artık bana ne kadar yanlış geliyorsa, aynı şekilde artık onları eleştirme hakkını da kendimde görmüyorum. Çünkü bir insanın iç dünyasında neler olup bittiğini bilmeden, ona yönelteceğiniz her eleştiri, aslında sadece kendi dar görüşlülüğünüzü ortaya koyar.
Hata yaparak öğreniyoruz; ancak bunu yaparken, başkalarına karşı daha sabırlı, daha empatik olmayı öğrenmek, belki de hayatın en önemli dersidir. Çünkü hepimiz, kendi yolculuğunda yalnızca birer yolcusuyuz. Bazen düşeriz, bazen kalkarız, ama nihayetinde kimse mükemmel değil."
Hayat, hepimizin mücadele ettiği bir yolculuktur. Ve çoğu zaman, insanların iç dünyasında fırtınalar kopar, ama biz dışarıdan yalnızca yüzeyini görürüz. O yüzden, başkalarının endişelerini, korkularını görmezden gelmek yerine, onlara biraz anlayış göstermek çok daha kıymetlidir. Bir insanın içsel zorlukları, dışarıya yansıyanın çok ötesindedir. Bu yüzden, belki de sadece iki güzel sözle, birinin hayatına dokunabiliriz. Bazen bir kelime, bir davranış, bir bakış, karşımızdaki kişiyi derinden etkileyebilir.
Gözlerimizi kapatmak kolaydır; başka insanların yaşadığı duygusal fırtınalara karşı duyarsız kalmak, kendi dünyamızda huzurlu bir şekilde ilerlemek... Ancak kalbimizi kapatmamalıyız. Çünkü kalp, insanın en güçlü iletişim aracıdır ve başkalarının acılarına, korkularına duyarsız kalmak, yalnızca kendi dar perspektifimizi yansıtır. Oysa kalbimizi açık tuttuğumuzda, basit bir anlayışla, empatiyle başkalarının yüklerini hafifletebilir, onlara huzur verebiliriz.
Sevgili dostlar, dünyadaki en güçlü şey, birinin hayatına nazikçe dokunmaktır. Bunu yaparken yargılamadan, eleştirmeden, sadece biraz daha nazik, biraz daha anlayışlı olmalıyız. Çünkü bazen, bir kişinin karanlık zamanında söylediğimiz iki güzel söz, o insanın hayatında bırakabileceğimiz en değerli iz olabilir. Unutmayalım, gözlerimizi kapatabiliriz, ama kalplerimizin kapısını her daim açık tutalım.
Yorumlar
Yorum Gönder