Evde Yemek İşine Girişim ve Çıkışım: Dolma Kadar Dertli Hikâyem


Sevgili dostlar, hayatımda birçok şeye el attım ama en lezzetli maceram, evden yemek yapıp satmaya karar verdiğim o dönemdi. "Evden Getir Yemek" furyası patlamış, ev hanımları mutfaklarını ticarethaneye çevirmişti. Dedim ki, "Bu iş tam benlik!" Çünkü mutfağımda kendi yediğimden başkasını başkasına sunmam. Zeytinyağım birinci sınıf, baharatlarım Gaziantep'ten, isotum Urfa'dan, her şey doğal ve kaliteli. İçli köfte, dolmalar, sarmalar... Öyle güzel işler çıkardım ki ilk başlarda müşterilerim bayıldı!


Ama sonra bir şeyler oldu. Siparişler azalmaya başladı, sonra eleştiriler geldi. Meğer benim dolmalar "fazla pahalıymış" ve "çok kalın sarılıyormuş." Lütfen! Bizim oralarda dolma dediğin içi bol olur, kuru yaprak çiğnemek değildir. Zaten dolmanın amacı sadece yaprağı değil, iç harcın lezzetini de tatmaktır. Ama gel de anlat...


Beni en çok güldüren de şu oldu: Oturduğum site lüks mü lüks, herkesin altında son model arabalar, masada her gün gurme kahvaltılar, ama benim dolmalar pahalıymış! Aman efendim, Michelin yıldızlı restoranlardan sipariş verirken ses yok, ama benim zeytinyağlı yaprak sarma, hesap kitap işine gelince "bu kadar da olmaz" olmuş.


Ve tabii ki mutfağımı işletmeye dönüştüren eller, gün geldi kepenk indirdi. Ben de bu serüvene "dolma kadar dolu" ama sonu biraz buruk bir nokta koydum. En azından mutfak kariyerim olmasa da mutfak sanatımı seven bir damak zevkim var. Kim bilir, belki bir gün "incecik sarmalar" yapmayı öğrenirsem (!) geri dönerim. Ama şimdilik mutfağım, kendi keyfim için açık. Afiyetle kalın!



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar