Kayıtlar

Şubat, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
  HAKLI OLMAK MI MUTLU OLMAK MI Haklı olduğumuzu düşündüğümüzde ya da bir konuda karşımızdakini ikna etmeye çalıştığımızda, sözlerimizin gücüne güvenmeliyiz. Doğrudan sesimizi yükseltmek,karşımızdakini baskılamak, manipüle etmek kaçış yoludur. “Sesini değil sözünü yükselt; çiçeği büyüten yağmurdur, gök gürültüsü değil.” demiş Şems! Sesini yükseltmek, çoğu zaman karşımızdakine zorbalık yapmak anlamına gelir. Bu durum, bir güç gösterisi ya da üstünlük kurma çabasıdır. Oysa asıl önemli olan, ne söylediğimiz ve bunu nasıl ifade ettiğimizdir. İnsanlar, bağırarak değil, sakin ve anlamlı bir şekilde konuşulduğunda daha çok etkilenirler. Bağırmak, genellikle bir çaresizlik belirtisidir. Kendi düşüncelerimizi ve duygularımızı yeterince iyi ifade edemediğimizde, sesimizi yükselterek durumu kontrol altına almaya çalışırız. Ancak, bu yöntem genellikle ters teper. Karşımızdaki kişi, savunmaya geçer ve aramızdaki iletişim tamamen kopabilir. Öte yandan, sakin ve mantıklı bir şe...
 1 Şubat Günü, Bir Hayal Gerçeğe Dönüşürken Saatimi sabah 9’a kurmuştum ama, 8:30’da çoktan ayaktaydım. Belki de içimde, bugünün hayatımdaki önemli dönüm noktalarından biri olacağını sezen bir taraf vardı. Uyandım, ilk iş sıcak bir duş aldım. Kahvaltı yapma gereği duymadım, zaten pek alışkanlığım da değildir. Sadece her zamanki gibi kekik çayımı içtim, 20 yıldır kullanmaya alıştığım tansiyon ilacımı yuttum ve günüme başladım. Seferihisar’dan Fahrettin Altay’a doğru yola koyuldum. Arabayı uygun bir yere park ettikten sonra tramvaya bindim. Durağım "Hocazade Camii"ydi. Orada inip Kıbrıs Şehitleri Caddesi’ne yöneldim. İçimde tatlı bir heyecan vardı ama bunu hissetmek için bile pek vaktim yoktu. Günüme odaklanmıştım. Börek ve Sabah Çayı Yürürken bir anda börek yeme isteği geldi içime. Belki de bugün iyi bir şeyler olacağını içten içe hissettiğimden, kendimi küçük bir ödülle şımartmak istedim. Bol peynirli, sıcak bir börek ve yanında demlenmiş çay… O anın tadını çıkardım. Sadece b...
 Güçlü Görünmek, Kırılgan Hissetmek Beni tanıyan herkes gözünde şöyle bir imaj çizer: Dağları aşmış, yabani hayvanlarla boğuşmuş, fırtınaları atlatmış ve düze inmiş biri… Sanki hiçbir felaket beni sarsamaz, hiçbir zorluk beni pes ettiremez gibi düşünüyorlar. "O çok güçlüdür, onun yardıma ihtiyacı yoktur," diyorlar. Öyle mi gerçekten? Peki ya ben? O güçlü görünen insanın içinde neler olup bittiğini kimse biliyor mu? Bazen bir rüzgar esse devrilecek gibi hissediyorum. Kimi zaman içimde kopan fırtınalar dışarıdan bir esinti bile olarak görünmüyor. Ama bilirsiniz işte, bazı insanlar hep dimdik durmak zorundadır. Çünkü bir kez düşerlerse, kimse el uzatmaz. İnsanlar yardım istemeye alışık olmayan birine yardım etmeye de yanaşmazlar. "O zaten güçlüdür," deyip geçerler. Ama şunu bilin: Güçlü olmak, hissetmemek demek değildir. Ağır darbeler yediğimde de canım acıyor, yorulduğumda da dinlenmek istiyorum. Sadece bunu belli etmiyorum, çünkü bana "Sen yaparsın," demeye...