Yüreğe açılan kapılar 


Bizim oralarda, insanın adımına anlam yüklenmez. Kim neden geldi diye sorgulanmaz, neden gitti diye hesap sorulmaz. Çünkü biliriz ki, her gelen kendi yüküyle gelir, her giden ardında bıraktığı izlerle gider. Gelen için bir köşe hep hazırdır; gönlümüzde, soframızda, evimizde. O an ihtiyacı neyse, bir bakışımızla anlamasını isteriz. Çünkü bizde misafir, yük değil, berekettir.


Gidenler ise başka bir hikâye... Gidenin yoluna taş koyulmaz, ardından çağrılmayı beklemesi istenmez. Biliriz ki gitmek de bir tercihtir; bazen zorunlu, bazen gönüllü, ama daima bir sebebe dayanır. Gidenin ardından kırılmak değil, onun yolunun açık olmasını dilemektir bizde esas olan. Çünkü her yol, yeni bir başlangıçtır.


Hayat böyle akıp gider; kimi gelir, kimi gider. Ama ne gelenin varlığı sorgulanır, ne gidenin eksikliği. İnsan, yüreğine bir kapı açmayı öğrenmeli. Gelen o kapıyı çalmadan içeri girebilmeli, giden de geriye dönüp bakmadan, yükünü hafifleterek uzaklaşabilmeli. İşte böyle yaşanır bizde hayat: sade, ağırbaşlı ve anlam dolu.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar