Üslup...
Bazen kelimeler, en güzel duyguları bile yanlış yöne yönlendirebiliyor. İnsanlar öyle bir patavatsızlıkla konuşuyor ki, ne söylediklerinin farkında bile değiller. Birine doğruyu anlatmak, ona yardımcı olmak niyetiyle başlayan bir konuşma, kalp kıran bir cümleye dönüşebiliyor. Biraz da üzülerek, susmanın aslında bir erdem olduğunu düşündüğümüzde, bu patavatsızlık daha da acı verici hale geliyor. Çünkü bazı insanlar her konuda konuşmak zorunda olduklarını düşünüyorlar. Her soruya cevap verme, her konuya dahil olma ihtiyacı hissediyorlar. Oysa bazen en güzel cevap susmaktır.
Ve bu, tam da burada başlıyor: Susmak. Susmak, her şeye her zaman bir yanıt verme gerekliliğinden uzaklaşmak demek. Bazen sadece dinlemek, bir insanın hissettiği acıyı ya da yaşadığı duyguyu anlamak için yeterlidir. Ama bazı insanlar, sanki her konuda bilgileri varmış gibi davranmayı bir meziyet zannediyorlar. Oysa her zaman konuşmak, bazen en güzel düşünceleri de kaybetmek demek olabilir. İnsanlara bazen "Evet, seni duyuyorum" demek yeterlidir, ama birçok insan bunu anlamadan, mutlaka bir şeyler söyleme ihtiyacı hissediyor.
İşte bu noktada, üslup ve dil devreye giriyor. Kelimeler bazen altın gibi değerli olabilirken, bazen de birer mızrak gibi kalbe saplanabilir. Kimi zaman susmak, aslında ne kadar güçlü bir ifade şekli olabilir. Susarak hem kendini hem de karşındakini koruyabilirsin. Konuşmaların yoğun olduğu bir dünyada, bazen susarak kendine ve başkalarına daha fazla huzur verebilirsin.
Susmak, çok dağınık bir dünyada, ne kadar az konuştuğunda aslında ne kadar çok şey anlatabileceğini fark ettiğin bir yoldur. Kimi insanlar bir kelimeyi bile fazla söylemeden, sadece bakışlarıyla anlayış gösterirler. İşte susmak da, bazen insanın en doğru cevabıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder