Yarım Bırakma, Sonuna Kadar Git
Dünyayı bugünkü hâline getiren ne, hiç düşündün mü? Hani bazen bir işin ucundan tutup da “Yeter bu kadarı” der ya insan, işte o anlar. Nikos Kazancakis’in dediği gibi, yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyilikler… Hepimiz bu yarımlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Peki, neden? Neden yarım bırakıyoruz?
Bir işe başlıyoruz mesela. İlk başta heyecanla sarılıyoruz ama biraz zorluk çıkınca vazgeçiyoruz. “Başka zaman yaparım” diyoruz ama o zaman hiç gelmiyor. Sonuç? Yarım kalmış hayaller, tamamlanmamış projeler, “Keşke”lerle dolu bir hayat. Ama işin kötüsü, bu sadece bizi değil, çevremizdeki herkesi etkiliyor. Bir şeyleri tamamlama cesaretini gösteremeyen bir insan, etrafındakilere de yarım yamalak bir dünya bırakıyor.
Ya konuşmalarımız? Hani o söyleyip söyleyip yarıda bıraktıklarımız… İçimizde ne varsa söyleyemiyoruz bazen. Kırılmaktan korkuyoruz ya da kırmaktan. Bir şeyleri açıklığa kavuşturmak yerine susmayı seçiyoruz. Oysa yarım kalan her konuşma, ardında daha büyük bir sessizlik bırakıyor. Bir türlü tamamlanmayan bu konuşmalar yüzünden kalplerimiz birbirine uzaklaşıyor.
İyiliklerimiz bile yarım. Elimizi uzatıyoruz, ama tam değil. Yardım ediyoruz, ama içimizde “Bu kadarı yeter” düşüncesiyle. Seviyoruz, ama tam değil. Sevgimiz bile yarım yamalak olunca ilişkilerimiz nasıl tam olsun ki?
Düşünsene, yarım bir köprü neye yarar? Ya da yarım bir mektup? Hayat, yarımlarla dolu olunca, insanın içi hep bir eksiklik hissiyle kalıyor. Oysa tamamlanan bir şeyin verdiği huzur, tadından yenmez. Bitirilmiş bir iş, sonuna kadar söylenmiş bir söz, içtenlikle yapılmış bir iyilik… Bunlar hem bizi hem de dünyayı daha güzel bir yer yapar.
O yüzden, Kazancakis’in dediği gibi: Sonuna kadar git be insan. Ne yapıyorsan, ne hissediyorsan, ne söylüyorsan tam yap. Cesur ol. Çünkü hayat, ancak tam yaşandığında gerçek bir anlam kazanır.
Yorumlar
Yorum Gönder