Cesaret 

 Cesaret nedir diye sorduklarında, cevabım net olurdu: Kendim için, hayallerim için yürüyebilmek. Ama öyle basit bir yürüyüşten bahsetmiyorum. Bu, her adımda kendini sorguladığın, vazgeçme eşiğine geldiğin ama yine de devam ettiğin bir yolculuk. Cesaret, sadece güçlü görünmek ya da korkusuz olmak değil, korkularınla birlikte yürümeye karar vermektir. Ne zaman düştüğümde kalkamayacakmış gibi hissetsem, hep içimde bir ses yankılandı: "Burası senin duracağın yer değil, devam et." İşte cesaret tam da bu sesi dinlemek ve pes etmemek.


Hayat ne kadar zorlayıcı olsa da, hayallerimin peşinden gitmeyi seçiyorum. Çünkü bana kim olduğumu ve nereye ait olduğumu hatırlatan şey, işte bu tutkularım. Evet, yeri geldiğinde yoruldum, vazgeçmek istedim. Ama biliyorum ki, insanı gerçekten yaşatan şey, hayallerine verdiği mücadeledir. Cesaret, bu mücadeleyi sürdürebilmektir. Zaman kaybetsem de, bazı duraklarda oyalanmış olsam da, o hayaller hâlâ içimde yaşıyor ve beni bekliyor.


Şimdi, yeniden başlıyorum. Bu sefer daha kararlıyım. Ne olursa olsun, ne kadar zaman alırsa alsın, devam edeceğim. Çünkü gerçek cesaret, başladığın yoldan asla dönmemektir. Ve ben bu yolda yürümeye hazırım.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar