Sosyal Medya Profilim: Gerçekten Kimse Beni Tanımıyor
Sosyal medya, herkesin biraz daha farklı, daha ideal bir versiyonunu görmek istediği bir yer. Hepimiz orada en iyi halimizi yansıtıyoruz! Ama işin gerçeği, bu yansımanın sadece bir kırıntısı. Yani, o mükemmel gülümseme, o "çok doğal" kahve fotoğrafı, aslında birkaç saat önce yaşadığım stresli günün, kaybolan zamanın, ya da bitmek bilmeyen bir yapılacaklar listesinin sadece birkaç saniye süren bir yansıması.
Hepimiz aynı hatayı yapıyoruz: “Profilime yansıyan kişi, aslında kim olduğumun tam bir temsili mi?” diye düşünmeden, her anı paylaşmaya çalışıyoruz. Bir fotoğraf paylaşıyoruz, "Güzel görünüyorsun!" yorumlarını bekliyoruz. Ama biz de çok iyi biliyoruz ki, o fotoğrafı çekmeden önce en az 10 kere ışık ayarı yapmıştık. Ve o gülümseme... Bazen o gülümseme, gerçek bir mutluluktan değil, fotoğrafın güzel görünmesini sağlamak için zorla yapılan bir eylemden ibaret olabiliyor.
Ve sonra “Ne kadar pozitif biriymişim!” diyen insanlar oluyor. Oysa hayat, her zaman o kadar da pembe değil. Zaman zaman kararsızlıklar, yalnızlıklar, başarısızlıklar da var. Ama sosyal medyada kimse bunları görmek istemiyor. Çünkü biz, orada mükemmel olmaya, eksikliklerimizi gizlemeye meyilliyiz. Kendi hayatımızda eksik olan şeyleri, bir başkasının paylaştığı 'mükemmel anlar'la kıyaslıyoruz. Ve bazen bir başkasının “mükemmel hayatını” gördüğümüzde, hemen kendimizi eksik hissediyoruz.
Gerçekte ise, ne kadar ‘mükemmel’ gözüksek de, hayatımızda eksik olan, tamamlanmamış bir şeyler her zaman var. O yüzden aslında kimse kimseyi tam anlamıyordur. Çünkü hepimiz bir hikayenin sadece bir parçasını gösteriyoruz. İstediğimiz kadar gülümseyelim, istediğimiz kadar mutlu gözükelim; aslında kimse gerçek benliğimizi bilmiyor. Biz de bunu biliyoruz ama sosyal medya, her şeyin kusursuz olmasını talep eden bir platform. Bunu yapmazsak, belki de bizi kimse takip etmez diye korkuyoruz.
Aslında sosyal medyada paylaştığımız her fotoğraf, bir tür gösteri. Bizim en iyi halimizi izleyen ve hakkında yorum yapan insanlar, o halin sadece bir anlık izlediği versiyonumuza dair bir fikir sahibi olabiliyorlar. Ama o fotoğrafı çektikten sonra gerçek hayata döndüğümüzde, ne kadar kaybolmuş olduğumuzu, ne kadar zorlandığımızı, bazen tek başımıza kalıp hayatı anlamlandırmaya çalıştığımızı biliyoruz.
Bu yüzden, sosyal medyada ne kadar parıldarsak, gerçek hayat bazen o kadar gri olabiliyor. Ama önemli olan, gri anlar yaşarken bile ışığımızı kaybetmemek, değil mi?
Yorumlar
Yorum Gönder