Evli Olmak Ayrı, Hayat Arkadaşı Olmak Ayrı
Evlilik, iki insanın aynı çatının altında bir yaşamı paylaşması gibi görünebilir. Ama gerçek bir hayat arkadaşı olmak bambaşka bir şeydir. Birçoğu evlidir, evet; ama kaç kişi eşini gerçekten hayat arkadaşı olarak görebilir? İşte asıl soru bu.
Hayat arkadaşı olmak, sadece aynı soyadı taşımaktan ya da aynı evde yaşamaktan fazlasıdır. Hayat arkadaşı, iyi günde yanında olduğu kadar kötü günde de elini tutan kişidir. Bulaşık yıkarken sohbet edebilmek, sıradan bir yürüyüşte kahkahalarla gülmek, hayatın tüm yükünü paylaşabilmektir. Birlikte hayal kurmak, plan yapmak ve gerektiğinde o hayalleri beraber yeniden inşa etmektir.
Ama ne yazık ki birçok evlilikte insanlar yan yana olmaktan öteye gidemez. Aynı evde yaşayan iki yabancıya dönüşürler. Sabah kahvaltıda selamlaşır, akşam birbirine iyi geceler dilerler ama ruhları arasında bir bağ yoktur. İşte bu yüzden hayat arkadaşı olmak önemlidir; çünkü bir ilişkiyi güçlü kılan şey, sadece fiziksel varlık değil, duygusal bir bağdır.
Hayat arkadaşı demek, birlikte büyümek demektir. Sadece yaşlanmak değil, birbirinin hayatına dokunmak, her gün yeni bir şeyler öğrenmek, değişime birlikte uyum sağlamak demektir. Hayat arkadaşı, senin kahramanın olmaya çalışmaz, çünkü bilir ki senin de güçlü yanların var. Hayat arkadaşı, seni bir yarışta yenmeye çalışmaz, çünkü bilir ki o yarışta yan yanasınız, rakip değil.
Hayat arkadaşı olmak, kimin haklı olduğuna değil, ilişkinin güçlü olup olmadığına odaklanmaktır. Birlikte konuşabilmek, dinleyebilmek, tartışabilmek ama sonunda yine yan yana durabilmektir. Ve belki de en önemlisi, birbirinin sıradanlığını sevebilmektir. Çünkü hayat, büyük anlardan değil, küçük detaylardan ibarettir.
Bu yüzden, evlilikten önce ya da evliyken, dönüp bir kez kendimize sormalıyız: “Biz sadece evli miyiz, yoksa birbirimizin gerçek hayat arkadaşı mıyız?” Çünkü evlilik bir imza olabilir ama hayat arkadaşı olmak, ömür boyu süren bir seçimdir.
Yorumlar
Yorum Gönder