İletişim ve Susmanın Değeri


İletişim, insanoğlunun sahip olduğu en büyük armağanlardan biri. Ama bu armağan, her zaman hak ettiği şekilde kullanılmıyor. Özellikle de karşılıklı anlayışın eksik olduğu, söylenenin dinlenmediği ya da yanlış anlaşıldığı durumlarda… İşte tam da bu noktada bir gerçeği kabul etmemiz gerekiyor: Herkesle konuşulmaz. Daha doğrusu, herkesle aynı şekilde konuşulmaz. Çünkü iletişim, bir sanattır ve bu sanat, muhatabına özel bir üslup gerektirir.


Etrafınıza bir bakın. Bazı insanlar sizin söylemek istediklerinizi anlamak yerine, söylediklerinizi çarpıtarak tartışmaya dönüştürmeye çalışır. Oysa sizin niyetiniz bambaşkadır; paylaşmak, bir noktada buluşmak, belki bir derdinizi ya da sevincinizi aktarmak... Ama karşınızdaki kişinin kültürel birikimi, hayata bakışı ya da iletişim tarzı bu çabanızı ziyan eder. Böyle durumlarda şunu sormak gerekiyor: Anlamayacak olana anlatmak gerçekten doğru mu? Ya da dinlemeyecek birine konuşmak... İşte bu noktada devreye suskunluğun gücü giriyor.


Susmak, herkesin düşündüğü gibi bir yenilgi ya da geri çekilme değil aslında. Susmak, bazen en etkili iletişim biçimidir. Çünkü her sözcük her kulağa ulaşmaz, her anlam her yürekte yankılanmaz. Bu yüzden bir insan, ne zaman konuşması gerektiğini bildiği kadar, ne zaman susması gerektiğini de bilmelidir. Susmak, doğru yerde kullanıldığında, bir tartışmayı büyütmek yerine sonlandırır; yanlış anlaşılmaları düzeltmek yerine daha fazla karmaşa yaratmaktan kurtarır.


İletişimde hitap, karşıdaki kişiye özel olmalıdır dedik ya… İşte bu, insanları anlamanın temel taşlarından biridir. Herkes aynı dilden anlamaz, herkes aynı kelimelerle düşünmez. Karşınızdakinin size yaklaşımı, söylediklerinizi nasıl değerlendirdiği ve hangi niyetle dinlediği çok önemlidir. Eğer bu faktörleri göz önüne almazsanız, en güzel cümleler bile heba olabilir.


O zaman, gelin şunu öğrenelim: Her şey paylaşılmak zorunda değildir. Her konu konuşulmak zorunda değildir. Bazen bir gülümseme, bazen bir suskunluk, bazen de nazikçe "Bu konuyu burada bırakabiliriz" demek, hem sizin hem de karşınızdaki kişinin ruhunu korur. Çünkü her diyalog, bir zihin ya da yürek buluşması değildir; bazen yalnızca seslerin çarpışmasıdır.


Velhasıl iletişimde ustalaşmak istiyorsak, yalnızca konuşmayı değil, susmayı da öğrenmeliyiz. Bazen bir kelime yerine bir duruş, bir cevap yerine bir sessizlik çok daha fazlasını anlatır. Ve unutmayın: Söz, yerinde ve hak edene söylenince anlam bulur. Geri kalanı, yalnızca boşa harcanan nefes ve zaman olur.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar