Yemek Yaparken Şef Gibi Hissetmek
Yemek yapmak, bana hep bir tür kişisel meydan okuma gibi gelmiştir. Şef olmaya çalışırken, mutfakta kendimi sanki bir gastronomi dehasıymışım gibi hissederim. Hani, bir tarif bulurum, "Bunu kesin yapabilirim" diye düşünürken, bir anda kendimi MasterChef jüri üyelerinin önünde, her an elenmeye aday bir yarışmacı gibi bulurum.
Bazen her şey mükemmel gider. Her sebze doğru şekilde doğranmış, baharatlar tam ölçüsünde, tencere yavaşça kaynıyor ve ben mutfakta elimi şıklatarak ilerliyorum. O an kendimi, Michelin yıldızlı restoranlarda yemek hazırlayan biri gibi hissediyorum. Ama sonra bir bakıyorum, yemeği karıştırırken tavukların biraz fazla kızarmış, pilavın altı tutmuş ve tat, beklediğim gibi değil. O an, mutfakta tek başına kalmış bir çocuk gibi hissediyorum. "Bunu kesinlikle yapamam," diyorum ve hemen teslim oluyorum.
Bir zamanlar "Fırında kek yapmalıyım, çok basit!" diye düşündüm. Yılların tarifine başvurdum, taze malzemeleri hazırladım. Yarım saat sonunda mutfakta etrafımda keki görmek yerine, bildiğiniz bir taş gibi sertleşmiş bir şey vardı. O kadar sertti ki, keşke gerçekten taş olsaydı, en azından bahçeyi döşemek için kullanabilirdim.
Ama işin komik tarafı şu: Her seferinde aynı hayali kuruyorum, her defasında o "şef" ruhumla, mutfakta dans ediyorum. Sonuç ise, biraz daha fazla kararmış patatesler, yanmış ekmekler ve tabii ki bir ton yemek masrafı. Ama olsun, en azından o yolda bir parça daha büyüdüm. Yemek yaparken şef gibi hissetmek, sonunda biraz çocukça olsa da, mutluluğu yakalamak adına gerçekten önemli bir adım.
Yorumlar
Yorum Gönder