El alem… 


Hayatımızın her köşesine sinsice sızan, kararlarımızı gölgeleyen, cesaretimizi törpüleyen o görünmez kalabalık. Ne yaparsan yap, nasıl yaşarsan yaşa, hep bir köşede bekler, değerlendirmeye hazır. İyi yaparsın, “Gösteriş için yaptı” der. Yanlış yaparsın, “Zaten belli” der. Sessiz kalırsın, “Sustukça ezilir” der. Konuşursun, “Çok bilmiş” der.


Peki ya sen? Hangi noktasında varsın bu denklemin? Hayat, el alem için yaşanacak kadar uzun mu? Her anına bir başkasının eleştirilerini sığdıracak kadar değersiz mi?


Boşver. El alem, senin hikâyenin kahramanı değil. Onlar sadece yoldan geçen figüranlar. Senin gözyaşını, kahkahalarını, en büyük korkularını bilmeyenler. Hayatına anlam katan şeyleri hissetmeyenler.


Hadi şimdi bir nefes al. Elini yüreğine koy. Kendi doğrularını dinle. Hata yapmaktan korkma, çünkü her hata, seni sen yapan bir adım. Her düşüş, kendi zirvene giden bir basamak. El alem sustuğunda sen ne hissedeceksin? İşte asıl mesele bu.


Konu senin hayatın. Ve hayat, “Boşver el alem ne derse desin” dediğin anda başlar.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar