Fırtınanın Gölgesinde


Bundan yıllar önce, henüz 17-18 yaşlarındaydım. Ailemizle birlikte büyük bir bahçenin içinde, yan yana dizilmiş iki evde yaşıyorduk: biri bizimdi, diğeri amcamların. O gece, amcamın ailesi şehir dışındaydı ve evleri boş bırakmamak gibi bir alışkanlığımız olduğu için orada kalmamız gerekiyordu. Kışın ortasındaydık; yağmurun sesi gök gürültüsüne karışmış, elektrikler kesilmişti. Gök, adeta ikiye yarılmış gibiydi.

Bu tür bir hava bizim için sıradandı; ne de olsa kış mevsiminin sert yüzüyle tanışıktık. Ancak o gece sıradan değildi. Evin önünde, duvara yaslanmış halde duran odunlar, bir anda öyle bir gürültüyle devrildi ki yerimizden sıçradık. Perdeleri araladığımızda gördüğümüz manzara ürkütücüydü. Ağaçlar, rüzgârın gücüne boyun eğerek sağa sola eğiliyordu. Yaprakların hışırtısını bastıran uğultu, kulağımızda ürpertici bir fısıltı gibi yankılanıyordu.

Karanlık, dışarıyı görmemizi imkânsız hale getiriyordu. El fenerlerimizi aldık ve pencereden dışarıyı kontrol ettik. Bizim evde olan ailemize ulaşmak için telefonu kullanmaya çalıştık ama hatlar kesikti. Bu çaresizlik hissi, korkumuzu daha da büyüttü.

Evin dış kapısına yaklaştık. Kapı, zorlanmış ve hafif aralanmış haldeydi. İçimizdeki korkuyu bastırmaya çalışarak, ne bulduysak kapının önüne yığdık. Yengemin ağır, eski bir dikiş makinesi vardı; onu da yerinden kaldırıp kapının önüne yerleştirdik. Ama tüm bu çabalar bile içimizdeki huzursuzluğu dindirmeye yetmedi. Pencereden dışarı bakarken hareket eden gölgeler görüyorduk. Bunlar, rüzgârda savrulan ağaç dalları mıydı yoksa birilerinin silüetleri mi? Emin olamıyorduk.

Sabah ezanı okunmaya başladığında, hafif bir rahatlama hissettik. Gün aydınlanmaya başladığında ise gördüklerimiz, gece yaşadığımız korkunun yersiz olmadığını kanıtladı: evin girişine doğru uzanan çamurlu ayak izleri.

O gece yalnızca bir fırtına değildi bizi sarsan. Bilinmeyene duyduğumuz korku, karanlığın içinde saklanan tehditler ve çaresizliğin verdiği o his... Her şey, zihnime kazındı. Bugün bile hatırladığımda, rüzgârın uğultusunu ve devrilen odunların sesini duyar gibi oluyorum.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar