Bazı insanlar vardır, küçük bir kudret ya da geçici bir konfor bulduklarında kendilerini dünyanın merkezi zannederler. Ufak bir başarı, önemsiz bir kazanç ya da sahte bir saygı, onları olmadıkları bir şeye dönüştürür. Bir an için ellerine geçen güç, gözlerini kör eder, kendilerini daha büyük, daha önemli hissettirir. Oysa o güç, tıpkı suya düşen bir damla gibi, kalıcılığıyla değil, hızla kaybolup gidişiyle kendini belli eder.

Gerçek büyüklük, sahip olduğun şeylerle değil, onlarla ne yaptığınla ölçülür. Ama bunu bilmeyenler, saman çöpündeki sinek izlerini okyanus haritası sanır.

Gücün geçici olduğunu anlamadan, o geçiciliğin içinde kendilerini sonsuz sanırlar. Bu kibir, onların en büyük körlüğüdür.

Oysa hayat, bu tür yanılgıları sınamak için daima fırsat sunar. Dalgalar yükseldiğinde, o gemi olduğunu sandıkları şeyin aslında bir kayıktan ibaret olduğunu anlarlar. Fırtına geldiğinde, taşıdıkları o kibir yükünün kendilerini nasıl batıracağını görmek zorunda kalırlar. Çünkü gerçek liderlik ya da büyüklük, bir unvan ya da maddi varlıkla değil, derin bir alçakgönüllülükle şekillenir.

Eğer gerçekten anlamak istiyorsak, büyüklük denizinde yüzmek için önce o denizi anlamak gerekir. Kendini kaptan sanmak kolaydır, ama bir kaptanı asıl değerli kılan, fırtınalara nasıl karşı koyduğu, ekibini nasıl koruduğudur. Sahip olduğun güç ne olursa olsun, unutma: Hayat, her zaman bize kim olduğumuzu hatırlatacak bir ders hazırlar. Önemli olan, o dersi alacak kadar bilge olabilmektir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar