Dört Kız Kardeş ve Uzay Göçü: Gezegen Değiştirme Projesi


Bir pazar akşamı, çay ve kek eşliğinde aile toplantısı başlamıştı. Biz dört kız kardeş, oturma odasında toplanmış, masanın etrafında ciddi ciddi bir şey konuşuyormuş gibi görünüyorduk. Ama masanın ortasında duran ev yapımı poğaça tepsisi, gerçek meselenin biraz daha lezzetli olduğunu işaret ediyordu.


En küçük kardeş, elindeki kahve kupasını havaya kaldırıp "Bence artık bu dünyadan taşınmalıyız!" dedi. Biz diğer üçü önce bir sustuk, sonra kıkırdamaya başladık. Ama o ciddi görünmeye çalışıyordu:

"Hayır, gerçekten! Yani düşünsenize, bu gezegen bizi hak etmiyor. İklim değişiyor, trafik rezalet, bir de şu kira fiyatları! Başka bir gezegene taşınalım!"


Yeni Evimiz: Plüton

Ortanca kardeş hemen araya girdi:

"Plüton’a gidelim mi? Küçük ama sevimli. Hem biraz yalnız takılıyor, tam bizlik."

En büyük kardeş gözlüklerini düzeltti ve ciddiyetle konuştu:

"Plüton, artık gezegen bile sayılmıyor. Oraya taşınmak, mahallenin en kötü apartmanına taşınmak gibi olur. Hakkımızda ne derler?"

Ben söze girdim:

"Bakın, taşınırsak mobilyaları götürmek zorunda değiliz. Zaten bu kanepeyi bir daha taşımak istemiyorum. Ama şu perdeyi asla bırakmam."

Ortanca kardeş kaşlarını kaldırdı:

"Mars’ta pencere yok diye biliyorum. O perdeyi nereye asacaksın, uzay boşluğuna mı?"

En küçük kardeş bir anda heyecanlandı:

"Uzaylı komşularımız olacak! Kim bilir ne kadar tatlılardır!"

En büyük kardeş hemen devreye girdi:

"Sen onların tatlı olduğunu nereden biliyorsun? Belki de sesli sakız çiğniyorlardır ve geceleri uyutmazlar. Ayrıca farklı gezegen yasalarını öğrenmemiz lazım. Birinin antenine basarsak ne olacak?"

Ortanca kardeş birden aklına gelen en büyük sorunu ortaya attı:

"Uzayda ne giyeceğiz? Hadi astronot kıyafetini anladım da, dışarıda ne yapacağız? Uzayda düğün var mı mesela? Gelinlik nerede bulunur? Topuklu ayakkabı giyilir mi? Yerçekimsiz ortamda düşmek istemem."

Ben de büyük bir soruyu gündeme getirdim:

"Uzayda kahve var mı? Yoksa bu işi unutun. Ben sabah kahvemi içmeden nefes bile almam."

En küçük kardeş coşkuyla atıldı:

"Belki uzaylılar kahve yapıyordur! Ama uzay kahvesi biraz farklı olabilir. Mesela, kahvenin içinde yıldız tozu falan."

Ortanca kardeş dalga geçti:

"Yıldız tozlu kahve mi? Üstüne de galaksi şekeri mi ekleyecekler? Ay bir kendinize gelin."


Son Karar...

En büyük kardeş sonunda elini masaya vurdu:

"Arkadaşlar, ben araştırdım. Uzayda alışveriş merkezi yok. Yemek siparişi yok. Elektrik kesilirse tamirci çağıracak kimse yok. Biz burada bile kombiyi anca çözdük, orada ne yapacağız?"


Hepimiz sessizce düşündük. Masanın ortasında duran poğaçalardan biri alındı, bir diğeri daha. En küçük kardeş, bir ısırık aldıktan sonra pes etti:

"Belki de önce buradaki işlerimizi halletmeliyiz. Yani uzaya taşınmak iyi bir fikir ama biraz erken olabilir. Ayrıca poğaçayı uzayda yapamayız gibi hissediyorum."


Hepimiz gülmeye başladık. Uzaya gitme fikrini bir sonraki toplantıya bırakmaya karar verdik. Şimdilik, mutfağı uzay üssü ilan ederek çay demlemeye devam ettik. Gezegeni değiştirmek kolaydı ama çaysız kalmak, imkansızdı.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar