Anne, Seni Hiç Unutmayacağım


Hastane odasının soğuk ve beyaz duvarları, sessizliğiyle içimi kemirirken, annemin lacivert mavisi gibi derin gözlerine baktım. O gözlerde bir yaşamın, bir sevdanın ve koca bir fedakârlığın izleri vardı. Ama o gün, o gözlerde bir soru vardı; cesareti korkusunu bastıran bir soru: “Kızım, ben ölüyor muyum?”


Ne kadar da yalancıyım, diye düşündüm o an. Dudaklarım “Olur mu öyle şey?” dese de, gözlerim, ellerimin titremesi, ağzımdan çıkan cümlelerin sığlığı beni ele veriyordu. Annem, dünyanın en güçlü kadınıydı; elbette o da gerçeği görüyordu. Ama beni incitmemek için, yalanıma inanır gibi yaptı. Sanki bir anlaşma yapmıştık: O, bana umut varmış gibi davranacaktı; ben de ona her şey yolundaymış gibi.


Annemin son günlerinde, onu hatırladığım her şey bir bir zihnime hücum etti. Soğuk kış sabahlarında bizi uyandırmadan kahvaltılar hazırlayan kadını düşündüm. Öğlen okuldan döndüğümüzde sıcacık yemeklerin kokusuyla karşılanmayı, sobanın etrafında toplanıp yediğimiz o huzurlu akşam yemeklerini... En çok da ders çalışırken önümüze koyduğu dilimlenmiş meyveleri. O sevgisini sözcüklerle ifade etmekte belki usta değildi, ama davranışlarıyla her zaman “Ben buradayım” derdi.


Ve ben, annemin son günlerinde, onun kadar güçlü olmaya çalışıyordum. Ama başaramıyordum. İçimde kopan fırtınalar, yüzümdeki sahte gülümsemeleri paramparça etmek ister gibiydi. Annem bana her zamanki gibi anlayışla yaklaştı. Gözleriyle bana "Ben seni anlıyorum" der gibiydi. Oysa içimde bir yanım çığlık atıyordu: “Anne, ben yalancıyım! Sana her şeyin yolunda olduğunu söylüyorum, ama değil! Seni kaybediyorum!”


Onun bu dünyadan göçüşüyle, içimde kocaman bir boşluk açıldı. Ama aynı zamanda, onun bana kattığı her şeyin sıcaklığı hâlâ içimde. Onun sevgisi, hayata dair verdiği dersler, gücü... Bunlar beni ayakta tutuyor. Her meyve dilimlediğimde, her sabah kahvaltı hazırladığımda onun varlığını hissediyorum.


Anne olmak, sevginin en saf ve en güçlü hali. Annem, beni sarıp sarmalayan, beni her durumda koruyan bir limandı. Ve o liman, hayattaki en büyük hediyemdi. Şimdi ona bakarken şunu biliyorum: O sadece annem değil, aynı zamanda benim kahramanımdı.


Şimdi, annemin yokluğunda, onun gözlerinden saklamaya çalıştığım gözyaşlarını dökebiliyorum. Çünkü bu, onun bana öğrettiği bir şey: Güçlü olmak, zayıflıklarını kabul etmektir. Ve sevgi, sadece varlığında değil, yokluğunda da hissediliyorsa gerçektir.


Anne, seni özlüyorum. Ama sana söz, her sabah hayatıma senin gücünü, sevginin izini katacağım. Çünkü sen, bana yalnızca nasıl yaşanacağını değil, nasıl güçlü olunacağını da öğrettin.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar