BU YAZI, KİMSEYİ SUÇLAMAK YA DA HEDEF GÖSTERMEK İÇİN DEĞİL, TOPLUMUMUZUN DERİNLERDE GİZLENMİŞ AMA HEPİMİZİ ETKİLEYEN BİR YARASINA AYNA TUTMAK İÇİN YAZILMIŞTIR.
Bazı akrabalar vardır ki, adeta bir Hollywood senaryosu gibidirler: olaylar, çıkarlar ve beklenmedik entrikalarla dolu. Bu insanlar genellikle hayatınıza sürpriz bir ziyaretle dahil olur, ancak dikkat edin, bu ziyaretin bir sebebi vardır. "Akraba" kelimesinin kök anlamını kan bağına bağlayarak sizinle olan ilişkilerini meşrulaştırırlar, ama gerçekte bu ilişki, çıkar odaklı bir ortaklıktan ibarettir. İşte bu akrabalar, sizin iyi niyetinizi ve yumuşak kalbinizi bir tür "kariyer planlama aracı" olarak görürler.
Öyle bir denklem düşünün ki, onların size olan yakınlığı ile işlerinin aciliyeti doğru orantılıdır. Örneğin, ev taşıma zamanı geldiğinde, bir sağlık raporu gerekiyorsa veya bir memurun kapısı çalınacaksa... Aniden sizinle bir bağ hissederler! Aramalar başlar, "Ah canım nasılsın, çok özledim!" cümleleriyle yüreğinizi ısıtırlar. Ancak, işler hallolduktan sonra? Telefon susar, mesajlar buharlaşır ve bir tür görünmezlik pelerini giyerek hayatınızdan çekilirler.
Eğer bir gün hayatınızda güçlü bir eş, itibarlı bir kariyer veya dikkat çeken bir konum varsa, işte o zaman bu akrabalar tam anlamıyla "platin üye" moduna geçer. Her aile toplantısında sizinle gurur duyarlar, adınızı överler, hatta bir anda "en sevdiğim akrabam" ya da "yıllardır birbirimize ne kadar bağlıyız" temalı bir hikaye yaratırlar. Güçsüz olduğunuzda ise? Orada bir duralım, çünkü o hikaye tamamen tersine döner.
İşte bu noktada, içimden bir ses diyor ki: "Benden aldıkları tüm iyi niyetin, zamanın ve emeğin karşılığını bir gün adalet terazisinde görecekler." Çünkü ne diyoruz? Allah’ın Adalet Kılıcı, keskin ve şaşmaz. Bazen dünyada görürsünüz, bazen de görmek için biraz sabretmek gerekir. Ama şunu bilmek yeterlidir: Herkes hak ettiğini er ya da geç bulur.
Kendi kendime diyorum ki, bu dünyada insan ilişkilerinin en karmaşık alanlarından biri, akraba ilişkileridir. Bir gün karşınıza çıkar, sanki hiçbir şey olmamış gibi sizi sevgiyle kucaklarlar. Ama unutmayın, bu sevgi genellikle geçicidir. O yüzden, biraz mesafeli durmak, kendinize alan tanımak ve özellikle işleri hallolduktan sonra "ben de çok meşgulüm, sonra görüşürüz" kartını oynamak en sağlıklı yöntem olabilir. Unutmayın, adaletin bir sahibi var ve o, hepimizin hikayesini en iyi şekilde yazıyor.
Bunların çeşitleri vardır. Siz ne kadar iyi niyetle yaklaşırsanız yaklaşın, onlar kendi çıkarlarına göre sizi bir “proje” olarak değerlendirirler. Kalbinizin temiz olması, onların gözünde sadece bir avantajdır: Çünkü tertemiz bir kağıdı karalamak, kendi çıkarlarına uygun şekillerde çizimler yapmak daha kolaydır. İşte bu özellik, özellikle akrabalarda zirve yapar. Akraba dediğin, bazen insanın imtihanıdır; öyle bir imtihan ki, cevap anahtarı Allah’ın elindedir.
Siz belki kalbinizde sevgiyle, yardım etme isteğiyle dolusunuz. Ama o akrabalar yok mu, hemen bir yargıç cübbesi giyip kendi çıkar mahkemelerinde sizi yargılar. Mesela birine yardım edersiniz, "Kesin bir çıkarı var" derler. Yardım etmezseniz, "Bu kadar varlıklı ama hiç eli açık değil" diye söylenirler. İşin en ilginç tarafı, sizi yargılarken kendi ellerindeki cetvelin dümdüz olmamasıdır. Çünkü onlar yalnızca kendi işine yarayan doğrularla ölçüm yapar.
Bu tür insanlar genellikle bir hesap makinesi gibidir. Ama bu hesap makinesi sadece kendilerine çalışır! Bir gün size gelirler ve "Canım, bir şey rica edeceğim," derler. Siz onlara yardım ederken, kafalarının içinde çıkar çetelesi tutarlar:
Benden daha fazlasını yapmalıydı mı?
Bunu yaparken zorlanmadı, demek ki daha fazla isteyebilirdim...
Ve elbette siz onlardan bir şey istediğinizde bu çeteleyi hiç hatırlamazlar. Öyle ki, bir bardak çayı dahi zor dökerler önünüze. “Kendi çayını doldursun,” moduna geçerler.
Bir de şu var: Eğer hayatınızda birazcık başarı, birazcık mutluluk varsa, siz artık "değerli kaynak" statüsündesiniz. Ama ne zaman ki işler yolunda gitmez, o zaman sizin adınız “silindi”. Güçlüyseniz bir anda “gurur kaynağı” olursunuz. Zayıf olduğunuzda ise adeta sosyal mesafeyi keşfeden ilk insanlar haline gelirler.
Şimdi soruyorum: Bu insanlara sinirlenmeye değer mi? Elbette hayır. Tam tersine, bu tür insanlarla dalga geçmek, onların ciddiyetini bozmanın en güzel yoludur. Onların yargılamalarına gülüp geçmek, hesap makinesi zihniyetlerini eğlenceye dönüştürmek sizi özgür kılar. Örneğin:
Sizi çıkarlarına göre yargıladıklarında, “Dur, not alıyorum. Hakim bey, bir şey daha ekledi!” diyebilirsiniz.
Ya da "Bakın, kendi çıkarlarınıza uygun bir mahkeme kurdunuz, avukatınızı da siz seçin," diye şakayla karışık gülüp geçebilirsiniz.
Unutmayın, Allah’ın adalet kılıcı onların çıkar terazisinden çok daha sağlamdır. Ve en güzel adalet, bu tür insanlara takılmayarak kendi huzurunuzu korumaktır. Onların hesapları varsa, sizin de kahkahalarınız olsun!
Yorumlar
Yorum Gönder