Hayatta hepimiz zaman zaman bir yerlere yetişmeye çalışırız. Kimi zaman bir toplantıya, kimi zaman bir buluşmaya, kimi zaman da hayalini kurduğumuz bir hedefe doğru koşarız. Ancak bu çabanın içinde fark etmediğimiz bir gerçek vardır: Koştuğumuz yer her zaman bizi bekleyen bir yer olmayabilir.
Bir yere yetişmeye çalışmak, çoğu zaman kendi içsel acelemizin ve beklentilerimizin bir sonucudur. Ancak varmak istediğimiz yerde gerçekten bir karşılık bulamayabiliriz. Belki de o hedef, bizim için düşündüğümüz kadar anlamlı ya da gerekli değildir. Ya da belki o yolculuk, sadece durmamız ve nefes almamız gereken bir süreçtir.
Bu durum, hayatın karmaşıklığını ve beklenmedik doğasını bir kez daha hatırlatır. Herkesin bir planı, bir hedefi olabilir; ama hayatın akışı bizim planlarımızı her zaman desteklemez. Bazen tüm enerjimizi, zamanımızı ve umudumuzu bir yere yetişmek için harcarız, ancak oraya vardığımızda beklediğimiz karşılamayı bulamayız.
Bu noktada, önemli olan varış noktası değil, yolculuğun kendisidir. Koşarken etrafımızdaki güzellikleri görmezden gelmemeli, yolda öğrendiğimiz dersleri ve kazandığımız deneyimleri fark etmeliyiz. Belki de doğru yerde değilsek, bu, hayatın bize başka bir yöne gitmemiz gerektiğini söylemesidir.
O yüzden bir telaşla yetişmeye çalıştığınız yer bazen size kapalı olabilir, ama bu yeni bir kapının açılması gerektiğinin işareti olabilir. Belki de o telaşı bir kenara bırakıp, hayatın sizi doğal akışında nereye götüreceğini izlemelisiniz. Çünkü gerçek anlamda ulaşmanız gereken yer, bazen sizin planlarınızın çok ötesinde bir noktadadır.
Yorumlar
Yorum Gönder