Sabır Taşı Çatlamadan Önce
Hayat dediğin şey, başlı başına bir sabır maratonu. Ama benim durumum biraz farklı; ben bu yarışa sabır taşı olarak başlamışım. Sorun şu ki, bu taş artık çatlamaya hazır ve etrafa saçılacak parçaların uyarısını yapıyorum!Sabır modern hayatın en vüyük tiyatro oyunu
Geçen gün şık bir restoranda oturuyorum. Garson menüyü getiriyor, tam sipariş vereceğim, yan masadan biri elini kaldırıp garsona "Bakar mısınız?" diyor. Normalde ne yaparsın? Rahatça beklemeye devam edersin, değil mi? Ama hayır, o an içimden bir opera sahnesi başlıyor. Kalkıp, "Kardeşim, sen sırasını bekleyen insanlığın saygısını hiçe mi sayıyorsun?" diye bağırmak istiyorum. Fakat ne yapıyorum? Şövalye gibi gülümsüyorum: "Buyurun, önce siz..."
Ve sonra sipariş veriyorum. Ancak yemeğim geldiğinde, masaya konan şey asla istediğim yemek değil. İşte tam o an sabır taşımın ufak bir kırık verdiğini hissediyorum. Çünkü tabak yanlış, fiyat astronomik, ve garsondan gelen “Afiyet olsun!” ifadesi... İşte buna sadece içimde yükselen "Sabır şelalesi" ile cevap veriyorum.
Sabır taşı yalnızca gerçek hayatta çatlamaz, sosyal medyada da patlama riski taşır. Mesela Instagram’da biri sürekli aynı yemeğin fotoğrafını paylaşır, altına da “Yine sade bir günüm...” yazar. İçimden bağırıyorum: “Kardeşim, sade dediğin şey Starbucks kahvesi değil mi? Bunun neresi sade?” Ama yoruma yazmak yerine, sabrın “online” modunu açıyorum. Ekranı yukarı kaydırıp geçiyorum.
Bir gün sabır taşım çatlayacak, bunu hissediyorum. Mesela bir uçakta, yan koltuğumdaki yolcu ayakkabılarını çıkarırsa ne yapacağımı bilmiyorum. O an “Sabır sınavı, level 100” diyorum. Ama bir gün artık kalkıp mikrofonu alıp şöyle diyeceğim: “Değerli yolcular, bu bir sabır krizidir. Lütfen kokpitte bir nöropsikiyatrist bulunsun!”
Sabır, güldüğümüz yerden kırıldığımız en ince çizgi. Ama bu çizgi, bir gün patlarsa, herkes için unutulmaz bir anıya dönüşür. Ve işte o an, dünyaya şunu göstermek istiyorum: "Sabır sadece erdem değildir, aynı zamanda birikmiş komedi malzemesidir."
Yorumlar
Yorum Gönder