Nasılsınız, Sevgili Dostlarım?


Nasılsınız sevgili dostlarım? 2025 yılının ilk yazısı bu. Yeni bir yıl, yeni umutlar, yeni başlangıçlar… Ama asıl soru şu: Siz nasılsınız?

İçinizde sakladığınız o kocaman yüklerle mi girdiniz bu yıla, yoksa hafiflediniz mi biraz? Hüzünlerinizi, acılarınızı, hayal kırıklıklarınızı bıraktınız mı geride? Ya da hâlâ sustuğunuz kendinize bile söylemekten çekindiğiniz şeyler var mı? 2024’te yaşadığınız, ama bir türlü anlatamadığınız o ağır hisler… Peki, onları geride bırakabildiniz mi?

Şimdi oturun ve kendinize dürüstçe sorun: Bu yıl kendim için ne yapacağım? Şerefe derken sadece kendinize mi kadeh kaldıracaksınız, yoksa yine başkalarının mutluluğunu kutlayıp kendi mutluluğunuzu görmezden mi geleceksiniz?

Sevgili dostlar, biz kendimizi ne kadar düşünüyoruz? Ağlamamız gereken yerde gülmekten vazgeçmeyi ne zaman öğrendik? Düşünün bir kere; kaç kere kendi mutluluğunuzdan feragât ettiniz sırf başkaları üzülmesin diye? Kaç kere “Ben iyiyim” dediniz, kaç kişi içinizde kopan fırtınaları gördü?

Kaybetmekten korktuğunuz insanlara sıkı sıkı sarılmaktan ne zaman vazgeçtiniz? Ya da hiç vazgeçtiniz mi? Hiç denediniz mi bunu? Peki, terk edilmekten korkuyor musunuz hâlâ? İnsanların, sevdiklerinizin, sevgilinizin ya da eşinizin sizi terk etme ihtimali, içinizde derin bir yara gibi duruyor mu? Ve eğer terk edilirseniz, kendinizi suçlamaktan ne zaman vazgeçeceksiniz?

Bakın, fazla sevgi gösteriyorsanız ve bunun kıymeti bilinmiyorsa, bundan vazgeçin. Sevgi, karşılıklı bir bağdır. Eğer size sevgi göstermeyen birine tüm kalbinizi sunuyorsanız, bırakın gitsin. Gitsin ki hayatınızda onun yerini daha büyük bir sevgi, daha cesur bir yürek doldursun. Çünkü gerçek sevgi; karşılık bulan, sizi büyüten ve yücelten bir bağdır.

Hiçbir şeyi ertelemeyin artık. Hislerinizi saklamayın, sevgiyi göstermekten korkmayın ama kıymeti bilinmeyen sevginizin de yitip gitmesine izin verin. Hayat çok kısa. Kırıklıkların arasında kaybolmaktansa, size gerçekten değer veren insanlarla yol alın. Şimdi harekete geçin, çünkü her şeyin zamanı tam da şimdi.

Acınası arkadaşlıklara ve dostluklara gelirsek... Kaç kişi kaldı yanınızda gerçekten dost dediğiniz? Kaç kişi sırf çıkarı için size güzel yüzünü gösteriyor? Kaçının sahteliğini fark ettiniz, yüzüne vurabildiniz mi? Yoksa “Belki değişir” diyerek kendinizi mi avuttunuz?

Dostlarım, hani o düzelir diye beklediğimiz insanlar var ya... Sabır gösterdiklerimiz, anlayışla karşıladıklarımız, belki bir gün değişir diye umduklarımız. Ama ne yazık ki bazı insanlar sadece sizi kendi çıkarları uğruna yanlarında tutmak ister. Oyalayıp dururlar, sizi kendi döngülerine hapsederler. Artık salın onları. Bırakın gitsinler. Çünkü hayatta taşıyacağınız yükler, sadece size değer katanlardan ibaret olmalı.Yıl 2025, artık bu sahteliklere yer yok. Kendinize bir iyilik yapın: Gerçek olmayan ne varsa, bırakın gitsin.

Hayat, dört mevsim gibi. Kimi zaman fırtınalar kopacak, kimi zaman günlük güneşlik bir huzurla dolacaksınız. Baharın melteminde saçlarınızı rüzgâra bırakıp gökyüzüne gülümsediğiniz o anlar gelecek, ama kışın soğuğunda üşüdüğünüz günler de olacak. İşte burada asıl soru şu: Sen hangi mevsimi yaşamak istiyorsun?

Hayatınıza hangi insanları alacağınızı, hangi olaylara izin vereceğinizi siz seçiyorsunuz. Bazen bir mevsim gibi gelir insanlar; kimisi bir bahar tazeliği getirir, kimisi ise kasvetli bir kış gibi üzerinizde yük olur. Ama unutmayın, her mevsimin bir sonu vardır. Önemli olan, sizin kendi baharınızı yaratacak cesarete sahip olmanızdır.

Gelin, artık size yük olanları bırakın. Hayatınızda rüzgârla gelen tazeliklere yer açın. Gökkuşağını görmek için fırtınanın dinmesini beklemek gerekir. Ve unutmayın: Hayat, doğru mevsimi beklemek değil, yaşadığınız her mevsimde kendiniz olabilmektir.

Ve sağlık... En son ne zaman sağlık kontrolünden geçtiniz? Bedeninizi bir yana bırakın, ruh sağlığınızı kontrol ettiniz mi? İçinizde biriktirdiğiniz o yoğun stres, yutkunamadığınız kelimeler, anlatamadığınız dertler... Bunlar sizi nasıl etkiliyor, farkında mısınız? Kendinize hiç “Ben iyi miyim?” diye sordunuz mu gerçekten?

Haydi dostlarım, bu yıl bir şeyleri değiştirelim. Korkularımızdan arınalım. Daha çok sevelim, daha çok gösterelim. Kendimiz için bir şeyler yapalım. Çünkü hayat, başkalarını mutlu etmeye çalışırken kendini unutmamakla ilgili bir şey. Unutmayın, bu dünya sizin de dünyanız.

 Kimse senin içinde verdiğin o sessiz savaşları göremez. Parça parça dağıldığın yerden nasıl toparlandığını, bugün olduğun kişi olabilmek için neleri feda ettiğini anlamazlar. Çünkü herkes sadece görüneni bilir, geride kalan gölgeleri kimse fark etmez. Ve ne yazık ki, anlamaları için ne kadar çabalarsan çabala, anlatamazsın. Ateşi yaşamamış birine, ateşin yakıcılığını tarif etmek ne kadar mümkün olabilir ki?

Sen, yine de pes etmeyip devam ediyorsan, bu başlı başına bir zaferdir. Çünkü içinden geçtiğin zorluklar seni yormadı sadece; seni büyüttü, güçlendirdi, yeniden inşa etti. Her adımda kendini yeniden yaratmayı başardın. Hayatta kalmak yetmedi sana, daha iyisi için mücadele ettin. Sağlığınla, ilişkilerinle, hayal kırıklıklarınla savaştın. Ve hâlâ buradasın.

İşte tam da bu yüzden, kendinle gurur duymalısın. Çünkü bu senin hikayen. Kendi küllerinden doğduğun bir yolculuk. Belki herkes anlamaz, belki kimse teşekkür etmez ya da farkına varmaz, ama önemli olan onların görmesi değil. Önemli olan senin bilmen: Sen bu yolda, her zorluğa rağmen ayakta kaldın. Her yara izini birer madalya gibi taşıyorsun artık. Ve bu, senin sessiz zaferin.

2025 yılı sizin yılınız olsun. Kendiniz için, hayalleriniz için, kalbiniz için bir adım atın. Ve o adımı atarken de geriye dönüp şunu söyleyin: Ben gerçekten nasılım?



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar